Displaying: 1-3 of 3 documents

Show/Hide alternate language

0.078 sec

1. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 5 > Issue: 2
Hatice Turan Sıradanlaşan Teknoloji: Bir Kötülük Deneyimine Doğru
abstract | view |  rights & permissions
Modern özne teknolojik gelişmelerle birlikte yeni düşünme ve var olma yolları deneyimlemekte ve sürekli değişen bir hayat tarzının içerisinde kendisini yeniden üretmektedir. Değişen ve gelişen teknolojik araçlar öznenin deneyimleme ve eylemde bulunma tarzını doğrudan etkilemektedir. Bu etkinin hem olumlu hem olumsuz yansımalarını gözlemlemek mümkündür. Bir yandan değişip gelişen dünya ve getirdiği olumlu yenilikler diğer yandansa özneyi sıkıştıran ve bir yanılsamanın içerisine sürükleyen süreçler ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada teknolojik gelişmelerin kötülükle olan ilişkisi Eleştirel Teori’nin önemli iki ismi üzerinden ortaya konulacaktır. Öncelikle Herbert Marcuse’nin tek boyutlu özneye dair tespitleri ele alınacak; daha sonra ise bu tespitler Theodor W. Adorno’nun kötülüğe dair yaptığı kavramsal saptamalarla birlikte değerlendirilecektir. Bu yapılırken kendilik ve başkalık deneyimlerinin imkanı sorgulanacak ve bunun sonucunda aynılaşma ve tektipleşme süreçlerinin kötülükle olan ilişkisi ortaya konulacaktır. Modern subject experiences new ways of thinking and being through technological developments and reproduces itself in a constantly changing lifestyle. The changing and developing technological tools have a direct influence on the way in which the subject is experiencing and acting. It is possible to observe both positive and negative reflections of this influence. While on the one hand there is the evolving world and its positive innovations; on the other hand, some novel processes that compress the subject and drag it to an illusion continue to occur. In this article, the relationship between technological developments and evil will be debated from the perspectives of two important thinkers of Critical Theory. First, Herbert Marcuse’s ideas on One-Dimensional subject will be discussed and then, his deductions will be evaluated parallel to Theodor W. Adorno’s conceptual analysis concerning evil. Along with this analysis, the possibility of experiences of selfhood and otherness will be questioned and in the end, the various possible relationships of evil with the processes of sameness and standardization will be discussed.
... Marcuse’nin tek boyutlu özneye dair tespitleri ele alınacak; daha sonra ise bu ... Marcuse’s ideas on One-Dimensional subject will be discussed and then, his deductions ... konulacaktır. Öncelikle Herbert Marcuse’nin tek boyutlu özneye dair tespitleri ...
2. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 10 > Issue: 2
Banu Tümkaya Tekin Banu Tümkaya Tekin
Heidegger Düşüncesinde Ahlakın Olanağı
The Possibility of Ethics in Heidegger’s Thinking

abstract | view |  rights & permissions
Kantçı strateji skolastik dönem boyunca etkisinden çıkılamayan teolojik ahlak perspektifinin yıkılmasına yol açarken, aklın otonomisi argümanıyla hesaplaşmayan bir ahlakın düşünülemez olmasını sağlamıştır. Ahlak yasasını düşünebilme ve bu yasa doğrultusunda seçimlerde bulunma ve eyleme özgürlüğünü savunan bu argüman, insanın doğası gereği, kendi yasalarını belirleyen bir varlık olduğu kabulüne dayanmaktadır. Ancak bu kabul, insan ve yaşam dünyasına ilişkin yeni birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar karşısında gelişen varoluşçu itirazın en radikal temsilcilerinden Heidegger, Kant tarafından benimsenen kavram ve kategorilerin neredeyse tamamını reddetmiş ve işi etik veya ahlakın hiçbir hükmü olmayacağı bir düşünce sistemi inşa etmeye vardırmıştır. Heideggerci düşüncede ahlakın olanağı sorununun ele alınacağı bu çalışmada, geleneksel batı felsefesinin kalıplarından kurtulabilmek için ahlak kavramının terkedilmesi dışında bir seçenek bulunamayacağı iddiasının tartışmaya açılması hedeflenmektedir.
3. Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy: Volume > 7 > Issue: 1
Cevriye Demir Güneş Levinas’ın “Azizlik Etiği”nde Heidegger’i Bağışlama Olanağı
abstract | view |  rights & permissions
Avrupa’da Nazi Almanyası ve II. Dünya savaşı sonrasında “Alman Suçluluğu” kavramı temelinde tartışılan bağışlama sorunu, Levinas tarafından Mişna’da geçtiği şekliyle ele alınır. Yoma Risalesi, “İnsanın Tanrı’ya karşı kabahatleri Kefaret Günü’yle bağışlanır; insanın başkasına karşı kabahatleri Kefaret günüyle bağışlanmaz, meğerki öncelikle o kişinin gönlünü almamış olsun...” (Yoma Risalesi, 85a-85b) der. Makalede Levinas’ın bağışlama fikri ve Heidegger ile olan ilişkisi Mişna’da dile getirildiği ve Levinas’ın “azizlik etiği”nde konumlandığı şekilde irdelenmektedir. İnsanın Tanrı’ya ve Başkası’na karşı işlediği suç ve bağışlama koşullarını içeren makalede, Levinas’ın Dört Talmud Okuması adlı eserinde bağışlama sorununu Heidegger’i anarak tartışmış olmasının anlamı ve bu tartışmanın Heidegger’i bağışlama olanağı taşıyıp taşımadığının sorgulanması ele alınmaktadır. Levinas bağışlama fikrini, bağışlamayı olanaklı kılan “mağdurun iyi niyeti” ve “suçlunun tam bilinçliliği” koşullarını açığa vuran Talmud hikâyelerinden yola çıkarak ortaya koyar. Bağışlamanın diyalektiğine işaret eden hikâyelerden ikincisi, Nazi dehşetinin açığa çıkardığı “nafile acı”yı anımsatacak bir şekilde Heidegger anılarak ortaya konur. Hikâyede hocası Rabi Hanina’ya karşı suç işleyen ve hocasından on üç yıl boyunca Kefaret Günü’nde bağışlanma dileyen öğrenci Rabi’nin “bağışlanmasının çok zor olduğu” yorumu Levinas tarafından Nazi zulmüyle ilişkisi bağlamında Heidegger’e uyarlanır: “Çoğu Alman’ı bağışlayabiliriz, ama bağışlamanın zor olacağı Almanlar da vardır. Heidegger’i bağışlamak zordur. Hanina hakkaniyet ve insaniyet sahibi Rabi’yi aynı zamanda son derece parlak birisi olduğu için bağışlayamadıysa Heidegger’i bağışlamak daha da zordur”. Levinas’ın Heidegger’i diğer Almanlardan ayrıcalıklı görerek öğrenci Rabi’nin durumuyla benzerliği içinde ele alması ve Nazi Politikasıyla/dehşetiyle ilişkisi içerisinde bağışlanmasının olanağı ve olanaksızlığı üzerine düşünmesi, özellikle bunu bir azizlik ilişkisi çerçevesinde tartışmaya açması, Heidegger’e atfettiği değerin ve onunla hesaplaşmasının büyüklüğünü gösterir. Makalede Başkası’nın hatalarını da üstlenen sonsuz sorumlulukla şekillenmiş, varlığın ötesindeki iyi’yi açığa çıkaran Levinas’ın “azizlik etiği”nin Heidegger’i bağışlama olanağı taşıdığı ileri sürülmektedir
... tartışılması 1980 ve 1990’lı yıllara kalır. Ocak 1948’de Marcuse ...