Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy

Volume 4, Issue 1, January 2017

Aret Karademir
Pages 19-41

Liberal Çokkültürcülük: (Çok)Ulusalcı Liberalizm ve Azınlık-içindeki-Azınlıklar Sorunsalı

Özet: 20. yüzyılın son çeyreğinde, çıkış noktasını mensubu olduğu kültüre, ulusa veya devlete karşı korunması için bireysel haklarla donatılmış ve içerisinde yetiştiği kültürü rasyonel yetileri ile değerlendirip terk edebilme gücüne sahip “birey” anlayışında bulan “bireyci” liberalizmin içerisinden, bireylerin “kültürel” varlıklar olduklarını, bireysel özgürlüğün “kültürlerin korunması” olmaksızın icra edilemeyeceğini, bunun için de “kültürel azınlık hakları”nın liberalizmin olmazsa olmazı olduğunu savunan “liberal çokkültürcülük” doğmuştur. Bu yazıda, liberal çokkültürcülüğün en önemli versiyonlarından biri olan “(çok)ulusalcı liberalizm” incelenecek ve onun kadınlardan, LGBTİ bireylerinden ve dini veya mezhepsel muhaliflerden oluşan “azınlık-içindeki-azınlık” gruplarının ortaya çıkardığı çoğulculuğu kapsayacak teorik araçlar geliştiremediği; bu yüzden de yeterince çoğulcu olmadığı iddia edilecektir. In the last quarter of the 20th century, liberal multiculturalism was born out of individualistic liberalism. Whereas the latter takes as its starting point the individual, who is supposed to be protected against the intrusions of his/her culture, nation, or state via individual rights, and who is capable of leaving the cultural heritage s/he was raised into; the former takes human beings as cultural entities, and defends that individual freedom cannot be performed without the protection of culture and that cultural minority rights are the sine qua non for liberalism. In this essay, I will examine one of the most important versions of liberal multiculturalism, namely (multi)national liberalism, and argue that it is not pluralistic enough due to the fact that it has not created the necessary tools to accommodate the sort of pluralism that is formed out of minorities-within-minorities.